PRP-CGF
PRP İngilizce “Platelet Rich Plasma” ifadesinden türetilmiş olup, 'trombositten zengin plazma' anlamına gelmektedir. PRP tedavisi Eklem,kas ve tendon sorunlarının ameliyatsız tedavisi için kullanılan doğal ve biyolojik bir yöntemdir. Bunun dışında cilt yenilenmesi ve saç dükülmesinde kırık iyileşmesine kadar bir çok alanda sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemde ilaç hastanın kendi kanından hazırlanmaktadır. Yani doğal bir tedavi yöntemidir.
Hastadan damar yolu ile kan, bu iş için özel olarak hazırlanmış pıhtılaşma önleyici ilaç ihtiva eden tüplere alınır. Alınan kan, tüp ile özel santrifüj işleminden geçirilir. Santrifüj işleminden sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker. Üzerinde trombositten zengin sarı renkli bir plazma sıvısı kalır. Bu üstte kalan sıvının dip kısmında trombositlerin daha da yoğun olduğu yaklaşık 1-2 cc'lik bir bölüm vardır. Özel sistem sayesinde her milimetre küpünde yaklaşık 1 milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksiyonun uygulanacağı enjektöre çekilir. Bu aşamadan sonra uygun teknikle istenilen bölgeye uygulanır.
Trombosit temelde kanın pıhtılaşmayı sağlayan elemanı olup içerisinde büyüme faktörü (Growth Factor) ve bazı doğal koruyucu maddeler içerir. PRP yöntemi ile trombositten zengin plazma elde edilir ve eklenen ilaçla trombositler aktive edilir. Böylece trombositlerin içerdikleri büyüme faktörlerinin açığa çıkması sağlanır. Trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır. PRP‘nin özellikle diz kireçlenmelerinde görülen kıkırdak zedelenmeleri ve aşınmaları üzerine iyileştirici etkisi gösterilmiştir.
Proloterapide enjekte edilen dekstroz vücutta bir inflamatuar yanıtı tetikler ve o bölgeye tamirci hücrelerin gelmesini sağlar. PRP tedavisinde ise kandaki yüksek konsantrasyonlardaki büyüme faktörlerini doğrudan bir lezyona ileterek tendon onarımı ve rejenerasyonunun doğal iyileşme sürecini artırmayı amaçlar.
PRP’nin osteoartrit, meniskopati, tendinopatiler vb birçok kas iskelet sistemi hastalığının tedavisinde kullanımı vardır. PRP’nin tendonları, ligamentleri, menisküsleri ve eklem kıkırdağını güçlendirdiği gösterilmiştir. PRP ayrıca sinovyum ve kıkırdaktan türetilen hücrelerden sinovyal sıvının sentezini de arttırır.
Kliniğimizde birçok alanda uygulanabilmektedir. Bunlardan bazıları;
- Diz, Kalça ve diğer eklemlerin kireçlenmesi ve yaralanmaları
- Bel ağrıları
- Bel fıtığı
- Baş ağrıları ( migren, gerilim tip baş ağrıları vs…)
- Dejeneratif artrit ve dejeneratif disk hastalıkları
- Fibromyalji ( yumuşak dokur omatizması)
- Omuz ekleminde ve diz eklemi içindeki yırtıklar, menisküs ve ön-arka çapraz bağların parsiyel yırtıkları
- Boyun travması sonrası baş –boyundaki ağrılar
- Tenisçi dirseği
- Bel fıtığı ameliyatı sonrası geçmeyen ağrılar
PRP tedavisi bir bölgeyi tedavi etmek için 2-4 hafta aralıkla ortalama 2-4 seans uygulanmaktadır. Aynı seansta veya farklı seanslarda proloterapi de uygulanabilmektedir. Enjeksiyon sonrası 3 gün ağır aktivitelerden kaçınma sonrası normal faaliyetlere dönülebilmektedir.
Enjeksiyondan sonraki 48 saat boyunca eklemin-tendonun zorlanmaması gerekir. Trombositlerin taşıdığı güçlü faktörlerin etkisi ile bölgede güçlü bir hücre hareketi başlar ve enjeksiyondan sonra bazen 1-3 gün boyunca ağrı hissedilebilir. Enjeksiyon sonrası günlerde devam eden ağrı için parasetamol veya metamizol içeren tableti kullanmak ve gerekirse sık biçimde sıcak uygulamak yardımcı olmaktadır.
Enjeksiyondan sonra birkaç hafta içinde tedricen başlar ve iyileşme süreci 3 ay ile 12 ay arasında devam eder. Bu nedenle PRP enjeksiyonları sonrası kortizon enjeksiyonlarında olduğu gibi hızlı bir ağrı azalması olmaz.
PRP tedavisi bir tür semptom baskılama tedavisi olmayıp direkt olarak hastalığı tedavi etmeye yönelik bir tedavidir.
- Fibromyalji ve kulunç tedavisinde
- Burkulma ve darbelerde
- Eklem kireçlenmelerinde
- Kıkırdak ve kemik aşınmasında
- Bel ve boyun fıtıklarında
- Topuk dikeninde
- Yara ve yanık tedavisinde
- Kronik bel ve boyun ağrılarında
- Kas ve romatizmal ağrılarda
- Bağ dokusu hastalıklarında yapışıklık bölgelerinde
- Saç dökülmesi tedavisinde
- Cildimizin yaşlanma sürecini durdurmak ve cilt gençleştirmek amacıyla
- Kilo alıp vermeye bağlı çatlakların giderilmesinde
- Sağlıklı saçların korunmasında
Parçalanarak aktive edilen trombositler ve konsantre yapıdaki büyüme faktörleri, özellikle hasarlı dokulardaki tamir mekanizmalarını harekete geçirmektedir.
Trombositler, yoğun miktarda büyüme faktörleri içermektedir. PRP uygulamasıyla yoğunluklu şekilde elde edilen trombositler CGF yöntemi ile, vücutta hücresel çoğalma, kolajen üretimi, hyalüronik asit üretimi, epidermal hücre büyümesi, anjiyogenez vb. yapılandırıcı sistemleri harekete geçirerek çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabilmektedir.
Büyüme faktörlerinin doku rejenerasyonunda (yenilenme), pek çok olumlu etkisinin bulunduğunun anlaşılmasıyla birlikte PRP ve CGF yöntemleri yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Böylece, PRP uygulamasıyla doku hasarının gerçekleştiği bölgede trombosit sayısının arttırılması sağlanmakta ve CGF uygulaması ile yüksek yoğunlukta büyüme faktörlerinin salınımı gerçekleştirilerek doku hasarının tedavisi hızlandırılmaktadır.
Trombosit temelde kanın pıhtılaşmayı sağlayan elemanı olup içerisinde büyüme faktörü ( Trombosit Growth Factor ) ve bazı doğal koruyucu maddeler içerir. PRP yöntemi ile trombositten zengin plazma elde edilir ve eklenen ilaçla trombositler aktive edilir. Böylece trombositlerin içerdikleri büyüme faktörlerinin açığa çıkması sağlanır. Trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırırlar. PRP ‘nin özellikle diz kireçlenmelerinde görülen kıkırdak zedelenmeleri ve aşınmaları üzerine iyileştirici etkisi gösterilmiştir. Bu gibi durumlarda PRP yavaş ortaya çıkan ama kalıcı tedavi sağlayabilmektedir.
PRP yönteminin yan etkisi yoktur. Yalnızca yapıldığı bölgede geçici bir ağrı ve şişme yapabilir. Bu etki 1-2 gün içinde kendiliğinden geçer ve herhangi bir zararı yoktur. Bu durumda buz uygulama ve basit ağrı kesiciler kullanılabilir.
PRP tedavisi ile ilgili araştırma sonuçları genelde olumlu gelmekte ve yeni uygulama alanları bulmaktadır. Bu doğal tedavi yöntemi ile ilgili veriler henüz az olsa da sonuçlar umut vaat etmektedir. Biz de kendi kliniğimizde diz kireçlenmesi nedeniyle PRP uyguladığımız hastalarda son derece iyi sonuçlar almaktayız. Bu sonuçlar PRP tedavisinin, yaşlanan toplum ile birlikte çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelen diz kireçlenmelerinin tedavisinde geleneksel yöntemlere güçlü bir alternatif olduğunu göstermektedir.
Trombosit sayısı yetersizliği yapan hastalıklarda
Kanser hastalarında
Hamilelik
CGF-CD34 kanın iyileştirme potansiyelinin en yüksek olduğu kısımdır. Bu kısım özel cihazlar kullanılarak kanın diğer bileşenlerinden ayrılır ve konsantre hale getirilir. Bu maddenin içerdiği kök hücreler vücudun her hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Beyin hücreleri, kalp kası hücreleri, kemik hücreleri ya da daha spesifik bir işlevi olan özel hücreler haline gelebilirler. Vücuttaki başka hiçbir hücre yeni hücre tipleri üretme yeteneğine sahip değildir.
CGF tedavisi, uygulamanın gerçekleştirildiği bölgedeki hücrelerin ve dokuların yenilenmesini sağlar. CGF tedavisi Prp tedavisine benzer ancak daha yoğun miktarda kök hücre içerir. Prp tedavisinin uygulandığı tüm alanlarda uygulanabilir. Prp tedavisinin olduğu gibi CGF tedavisinin de hiçbir yan etkisi yoktur, kişinin kendi kanı kullanıldığı için herhangi bir alerji riski, hastalık bulaşma riski ve doku uyumsuzluğu riski içermez.
Prp tedavisinden sonra yaklaşık iki günlük bir iyileşme süresi vardır. İyileşme sürecinde enjeksiyon bölgesinde bir miktar rahatsızlık ve şişkinlik olması normaldir. Prp tedavisinin kalıcı sonuçlarına ulaşmak biraz zaman alacaktır, sabırlı olunması gerekir. Yaralanma derecesine ve vücut bölgesine bağlı olarak Prp tedavisinin kalıcı sonuçları 2 ila 8 hafta sonra görülür.
Kol, bilek veya omuzdaki Prp uygulamaları için işlemden sonra altı hafta boyunca kolu çekmemek, ağır kaldırmamak ve zorlu fiziksel aktivitelerden kaçınmak gerekir. Kalça, diz ve ayak bileklerindeki Prp uygulamaları için ise işlem sonrası birkaç gün bu bölgelerin kullanılmaması önerilir.
Prp tedavisi hastanın kendi kanından başka bir madde kullanmaz, bu da tedavinin reddi veya alerji riski olmadığı anlamına gelir. İçeriğinde kimyasallar, güçlü asitler veya dolgunlaştırıcı maddeler yoktur. Ayrıca bazı cilt gençleştirme prosedürleri ya da yaralanma tedavileri oldukça karmaşıktır. Yüz germe veya lazer ameliyatı gibi tedaviler uzun bir iyileşme süresi gerektirebilir. Prp tedavisinin hemen sonrasında kişi günlük yaşamına geri döner.
Prp tedavisinin tamamlanması yaklaşık yarım saat sürer ancak sonuçlar uzun ömürlüdür. Yalnızca bir veya iki tedavi seansından sonra bile bir yıldan fazla süren tatmin edici sonuçlar ile karşılaşılır. Prp tedavisi diğer tedavi yöntemleriyle birlikte uygulandığında sonuçlar daha da kalıcı olacaktır.
Plazma içinde kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin, proteinlerin, besinlerin, tuzların, vitaminlerin ve diğer maddelerin barındığı kanın sıvı kısmıdır. Çoğu sudur ve kırmızı kan hücreleri içinden alındığında rengi sarımsı olur.
Trombositler ise kandaki çekirdeksiz hücrelerdir ve kırmızı ve beyaz kan hücreleri gibi kanın normal bir parçasıdır. Trombositler hücre bölünmesi, doku yenilenmesi ve iyileşme ile ilgili büyüme faktörlerine sahip 1500’den fazla özel protein içerirler ayrıca bir kan damarı kesildiğinde veya hasar gördüğünde kanın pıhtılaşmasını sağlarlar. Prp tedavisi ile elde edilen trombositlerin konsantrasyonu, kandaki trombositlerin miktarından 3 ila 10 kat daha fazladır.