Tıbbi Sülük Tedavisi
Sülük tedavisi hastalıkları tedavi etmek ve insan vücudunun dengesini geliştirmek için tıbbi sülüklerin kullanılmasını içeren bir yöntemdir. 600'den fazla sülük türü olmasına rağmen hastalıklarda tedavi edici özelliği bulunan sülükler Hirudo Medicinalis ve Hirudo Verbana türleridir. Sülüklerin küçük bir mucize işçisi oldukları birçok uzun vadeli bilimsel araştırma ile kanıtlanmıştır, dengeli bir biyoaktif madde üretme kabiliyetleri nedeniyle “mini ilaç fabrikası” olarak adlandırılırlar.
Sülük tedavisinde tıbbi sülükler vücudun sorunlu bölgesine yerleştirilir ve hastanın cildine tutunmalarına izin verilir. Başlıca terapötik faydaları ısırma sırasında emdikleri kanda değil, kanı emerken vücuda salgıladıkları biyoaktif maddelerde gizlidir. Bu maddeler kan damarlarında oluşan pıhtıları ortadan kaldırarak kan akışını teşvik eder. Aynı zamanda ağrı ve iltihabı hafifletir.
Halk arasında ‘pis kan emen’ olarak bilinen tıbbi sülükler aslında emdiği kanı karşılığında tükürük bezinden insan vücuduna 100 üzeri enzim salgılamakta (kanı sulandırıcı ve pıhtı önleyici, damar genişletici, ağrı kesici, bağışıklığı güçlendirici, nörotrofik (sinirleri canlandırıcı),vücuttaki iltihaplara karşı) ve bu salgılar sayesinde hastalar şifa bulmaktadır. Bu enzimler de, sülük alabildiği kadar kan emerek doyduğunda hemen hemen bitmekte ve tekrar oluşması da aylar sürmektedir. O yüzden kısa sürede tekrar kullanmak hem tedavi edici olmayacak hem de kanla bulaşıcı hastalığı taşıyacağından insan sağlığına tehdit oluşturmaktadır.
Yani sülük tek kullanımlıktır ve tedaviyi uygulayan da hirudoterapi eğitimi almış hekim olmalıdır. Çünkü halk arasında yanlış bilinen (sülük kendi kendine hasta bölgesini bulur, sülük düştükten sonra kanasın düşüncesi, kusturup tekrar kullanmak, başkasında kullanmak, bir seferde çok sayıda ve büyük boy sülükler uygulaması v.b ) inanışlardan dolayı enfeksiyon kapması, kan kaybından hastanelik olması söz konusudur ki yararından çok zarar görebilmektedir. O yüzden hastalarımız mutlaka bu konuda eğitimli bir doktora başvurmalıdır.
- Kireçlenmeye bağlı eklem hastalıklarında,
- Tenisçi dirseği olarak bilinen dirsek ağrılarında,
- Hareket kısıtlamalarına neden olan ortopedik rahatsızlıklarda,
- Kan dolaşım bozukluğu,
- Beyin sinir sistemi rahatsızlıkları (MS, migren v.b),
- Retinayı tutan bazı göz hastalıkları,
- Meniere hastalığı,
- Varis ve hemoroid,
- Bacaklardaki varis hastalıklarına bağli ağrıyı azaltma da kullanılmaktadır.
- Genel yorgunluk hali
- Bağışıklık sistemi sorunları
Sülük tedavisinde karşılaşılabilecek sorunlardan en önemlisi kanın pıhtılaşma problemleridir.Hemofoli gibi konjenital pıhtılaşma sorunu olan olgularda kan sulandırıcı ilaç kullanarak kanama zamanını çok uzun hale getirdiğimiz durumlarda,ciddi kansızlık durumlarda Hb 10 g den düşükse, gebe ve emzirenlerde kullanılmamalıdır.
Eski Hint mitolojisinde dört kollu sağlık tanrıçası Dhanvantari bir elinde sülük tutmuş olarak tasvir edilmiştir. Ancak yazılı olarak ilk defa M.Ö 6. yy’da Hindistanlı hekim Sushruta`nın yazmış olduğu Sushruta Samhita adlı eserde sülük tedavisi ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bilgiler daha sonra antik Yunan topraklarına ulaşmış, Anadolu ve Avrupa’ya yayılmıştır. Ünlü Romalı hekim Galen kendi okullarında hirudoterapiyi öğrencilerine öğretmiş, 19. yüzyılına kadar bu tedavinin Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılmasına öncülük etmiştir. Fransız hekim Broussais döneminde sülüklerin aşırı kullanılması sonucu (vampirizm dönemi) ve sanayinin de gelişmesi ve yaşam ortamının kirlenmesi ile sülüklerin nesli tükenmeye başlamış, yurtdışından ithalatı başlamıştır.
1. yüzyılında ise İbni Sina, El Kanun fi’t Tıbb kitabında sülük tedavisi hakkında ayrıntılı bilgi vermiş, Osmanlı döneminde bu tedavi önemli bir yere sahipti. 19. yüzyılında bu tedavi yöntemi bırakılmış, unutulmaya başlamışken1884 yılında İngiliz fizyolog John B. Haycraft, sülük salgısının kanı sulandırıcı özellikte olduğunu bulmasıyla yeniden hatırlanmış, 1904 yılında bu enzime Hirudin ismi vermiştir. Geçen yüzyılın başlarında başta Rusya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde sülük araştırma merkezleri ve çiftlikleri kurulması, son 50-60 yıl içinde de hirudoterapi üzerine bilimsel çalışmalarının hız kazanması ile tıbbi sülüğün anatomisi, fizyolojisi ve salgılarının kimyasal yapısı daha iyi anlaşılmaya başlamıştır, araştırmalar halen devam etmektedir.
2004 yılında Fransız firma Ricarimpex’in başvurusuyla ilk defa FDA hirudoterapiyi bazı hastalıkta kullanılmasına onay vermiştir. Aynı zamanda nesli tükenmesine karşı CİTES (Uluslararası nesli tükenen canlı satış anlaşması) sözleşmesiyle tıbbi sülükler koruma altına alınmıştır.
Türkiye, dünya çapında sülük ihracatının 2/3’sini karşılamasına karşın sağlık alandaki değeri daha yeni anlaşılmaya başlanmıştır. Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliğinin hazırlanması ile hirudoterapi, üniversitelerde hekimlere öğretilmeye başlamış ve hastalar da yurtdışına gitmeden yerli sülüklerle tedavi olma imkanı bulmuştur.
Sülük tedavisi sırasında sülükler önceden karar verilmiş bölgelere yerleştirilir ve dişlerini cilde geçirmelerine izin verilir. Sülük tükürüğü içerisinde analjezik (ağrı kesici) maddeler içerdiğinden acısız bir işlemdir. Yalnızca emme işleminin başlangıcında sinek ısırığına benzer ufak bir yanma hissedilebilir ancak birkaç dakika sonra ağrı azalmaya başlar. Sülük emmeye başladıktan sonra tamamen tatmin olana dek yerinde kalacak daha sonra kendiliğinden düşecektir. İşlem sonrasında yaralar kanı durduracak kadar sert bir bandajla kapatılır. İşlem genellikle 40 ila 60 dakika sürer.
- Hirudin - Kanın pıhtılaşmasını önler
- Hiyalüronidaz - Hiyalüronan viskozitesini düşürür (doku geçirgenliğini artırarak); hücreler arası akışkanlığı azaltır.
- Apiraz - Konak trombosit agregasyonu inhibe eder
- Kolajenaz - Kollajen peptit bağlarını bozan enzimler
- Proteazlar - Yara ve yanık debridmanı enzimleri
- Lipolitik enzimler - Lipidleri parçalar; trigliseridlerin hidrolizinde görev alır
- Destabilaz - Fibrini çözer (trombolitik etki)
- Bdellinler - Anti-enflamat uar; tripsin, plazmin ve akrosini inhibe eder
- Eglinler - Anti-enflamatuar; kinaz, substilisin, elastaz, katepsin G, alfa-kimotripsin aktivitesini inhibe eder
- Calin - kan pıhtılaşmasını engeller (van Willebrand faktörünün kollajene bağlanmasını engeller). Kollajen-kaynaklı platelet birikimini inhibe eder.
- Triptaz inhibitörü - Host mast hücrelerinin proteolitik enzimlerini inhibe eder
- Faktör Xa inhibitörü - Eş molar kompleks oluşturarak pıhtılaşma faktörü Xa aktivitesini inhibe eder
- Asetilkolin - Vasodilatör
- Karboksipeptidaz A inhibitörleri - Isırık yerindeki kan akışını artırır. Vazodilatatör özelliğini ortaya çıkarır.