Covid-19 ve D Vitamini
COVID-19, bağışıklığın nasıl destekleneceğine olan ilginin yeniden gündeme gelmesine yol açtı. Bağışıklık sisteminize özen göstermek sadece bir pandemi sırasında değil, aynı zamanda yaşamın her aşamasında çok önemlidir.
Bağışıklık sisteminiz sizi patojenik mikroorganizmalardan, toksinlerden ve diğer saldırılardan koruyan bir kalkan olarak düşünülebilir. Bağışıklık sisteminin erken yaşamdan itibaren bağırsak mikrobiyotası ile birlikte geliştiğini ve mikrobiyotanın bağışıklık sistemi için vücudu enfeksiyon ve bazı hastalıklarla savaşmaya hazırlayan bir tür kişisel eğitmen gibi olduğunu hatırlamakta fayda var.
Güçlü bağışıklık ve bağırsak mikrobiyota sağlığı için sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Sağlıklı beslenme tarzının benimsenmesi ve vitamin mineral eksikliklerinin önlenmesi, tüm toplum sağlığı için ve özellikle de yaşlılar gibi risk altındaki popülasyonlarda veya kronik tıbbi rahatsızlıkları olanlar için çok değerlidir.
Yanlış beslenme tarzı veya vitamin mineral eksiklikleri bağışıklık sistemini tehlikeye atarak enfeksiyonlara karşı daha fazla duyarlılığa yol açabilir. İleri yaş, stres, yetersiz uyku, ciddi yorgunluk, hareketsiz yaşam tarzı ve kronik hastalıklar gibi diğer faktörler de bu koruyucu kalkanın zayıflamasına neden olabilir.
COVID-19 salgını devam ederken ve ikinci dalga oluşması ihtimalinden de korktuğumuz bu günlerde hepimiz riski etkili şekilde azaltma çabası içindeyiz. COVID-19 salgınından korunmanın en önemli yolunun maske takmak, sosyal mesafeye özen göstermek, el hijyenine önem vermek olduğunu artık gayet iyi biliyoruz.
Salgından korunmak veya salgını en az hasarla atlatmak için gereken diğer önemli bir koşulun da bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak olduğu ifade edilmekte. Dolayısıyla bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için yapmamız gerekenlerden sıklıkla bahsediliyor.
Sadece Covid-19 için değil genel olarak tüm hastalık yapıcı etkenler ile mücadelede bağışıklık sistemimizin gücü önemli belirleyicilerden biri olmakta.
Bağışıklık sisteminin etkili bir şekilde çalışması için vitamin ve minerallerin optimum düzeylerde bulunması son derece önemli. Vitamin ve minerallerden öncellikle bahsedilenler ise: D vitamini, C vitamini, B12 vitamini, çinko, magnezyum
Vitamin D düzeyinizin optimum değerlerde olmasının bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için gereken en önemli faktörlerden birisi olduğunu biliyor muydunuz?
Son derece hassas çalışan ve karmaşık bir yapılanmaya sahip olan bağışıklık sistemi, virüs ve bakterileri öldüren birtakım antimikrobiyal proteinleri üretmek için D vitaminine ihtiyaç duyar. D vitamini, enfeksiyonlarla savaşmada ve immünolojik hafıza oluşturmada gerekli olan B hücrelerinin ve T hücrelerinin işlevlerini desteklerken iltihabı uzak tutan bir immün modülatör görevi görür.
Vücudumuzda yeterli düzeyde D vitamini bulunmuyorsa virüs ve bakterilerle mücadelede vücut zayıf kalabilir. Geçmiş yıllarda yapılan ve bilimsel olarak yayınlanan araştırmaların sonucu olarak D vitamininin bağışıklık sistemini aktive ettiğini, solunum yollarındaki viral enfeksiyonlardan korunmada önemli bir rol oynadığını net olarak biliyoruz. D vitamini eksikliğinde grip, zatürre gibi diğer hastalıklara dair riskin arttığını da gösteren çalışmalar bulunuyor.
Benzer etkinin COVID-19’da da geçerli olabileceğini bildiren çalışmalar pandeminin ilk aylarından itibaren yayınlanmaya başladı. Dünyanın farklı ülkelerinde bulunan tıbbi dernekler, özellikle COVID-19 pandemisinin açık havada kalma süresini azaltan etkisi de göz önüne alındığında, önerilen günlük D vitamini dozunu alan bireylerin önemini vurguladı. D vitamininin COVID-19’da da koruyucu etkisi olabileceğini gösteren bilimsel çalışmalar yayımlandı. Daha düşük ortalama D vitamini seviyelerine sahip bireylerde COVID-19 ölüm oranı daha yüksek bulundu.
Ek hastalığı olup Vitamin D düzeyi düşük olan bireylerin hastaneye yatma riski ve ölüm oranı daha yüksek bulundu. İrlanda’da yapılan başka bir araştırmada ise D vitamini eksikliğinin obezite, insülin direnci, Tip 2 diyabet gibi hastalığın seyrini belirleyen faktörler arasında olduğu bildirildi. Düşük Vitamin D düzeyine sahip bireylerde virüs pozitifliğine daha fazla rastlandığı da görüldü.
Son yayın İspanya’dan bildirilen randomize kontrollü önemli bir çalışma. Bu araştırmada Covid-19 hastalarında D vitamini tedavisinin, yoğun bakım ihtimalini ciddi oranda düşürdüğü görüldü. İspanya'da yapılan bu çalışma Covid-19'u tedavi etmek için D vitamini kullanımına ilişkin ilk klinik kanıtı sunuyor. Bu klinik çalışma, düşük D3 vitamini durumunun daha şiddetli Covid-19 ve pozitif Covid-19 teşhisi riskini artırdığına dair önceki kanıtları desteklemektedir.
Vitamin D testi gerekli midir? Test yapılmadan Vitamin D düzeyim yeterlidir diyebilir miyim?
D vitamini seviyesi ölçülerek kontrol edilmelidir. Yılda en az 2 defa Vitamin D düzeyinin ölçülmesi önerilmekte. Yeterli düzeyde Vitamin D alınmadığı takdirde vücuttaki depolar zamanla boşalmaktadır. Diğer yandan kontrolsüz şekilde yoğun Vitamin D takviyesi kullanıldığında ise yüksek düzeylere ulaşması durumunda toksik etkiler ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla kontrolsüz D vitamini kullanımı çok sakıncalı olabilmektedir.
Türkiye’de yapılan çalışmalar ve klinik pratik göstermektedir ki, güneşli bir ülkede yaşamakta olmakla birlikte, D vitamin düzeyinin eksikliğine oldukça sık rastlanmaktadır. Çok ciddi D vitamini eksikliği görülmektedir. Vitamin D eksikliği tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. Herkese özellikle de kilo problemi olanlara D vitamini değerlerini mutlaka kontrol ettirmeleri öneriliyor.
Kan testiyle D vitamini düzeyinizin ideal değerler arasında olup olmadığı kontrol edilebilir. İdeal D vitamini değeri 30-80 ng/ml olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte bağışıklık sisteminizin güçlü tutulması için bu değerin en az 60 ng/ml olması önerilmekte.
Test yaptırdınız ve D vitamini değeriniz düşük bulundu. Bu durumda bir hekim kontrolünde takviye kullanmanız gerekecektir.
Sonuç olarak D vitamini düzeylerinin önerilen miktarlarda bulunması bağışıklık sistemimizin optimum düzeyde fonksiyon görebilmesi için gereklidir. Dolayısıyla Vitamin D düzeyimiz için test yapılması ve yetersiz ise hekim kontrolünde takviye alarak değerlerimizi takip etmek her zamankinden daha önemli hale geldi.