Kaygı ve Stres Yönetimi Nasıl Olur?
İnsan, biyopsikososyal bir varlıktır : Biyolohik, sosyal ve psikolojik, Bunu üçgenin üç köşesi olarak düşünebiliriz. Her köşesi birbirini etkiler. Vücutta her duygunun hormonal bir karşılığı vardır. Stresin hormonal karşılığı kortizoldür.
Kaygı ; içsel ya da dışsal bir durumu, uyaranı tehdit olarak algılamak demektir. Kaygı, kişisel farklılıklar gösterebilir.
“Yaşantılarımız, yaşanılan olaylar değil, olaylara yüklediğimiz anlamlandır aslında bizi üzen, kaygılandıran… İnsanoğlu belirsizliği her zaman belirli hale getirmeye çalışır."
Belirsizliği belirli hale getirirken, elimizdeki bilgilerle hareket ediyoruz. Ya ile başlayıp , olumsu cümlelerle biten her senaryo, kişide kaygı uyandırır. İnsanoğlunun olduğu her yerde kaygı vardır, olmalıdır da , sağlıklıdır. Bizleri hayatta tutar. Stres olduğunda ; kaygı belli bir seviyeye kadar, bizlere sorumluluk duygusu yünler.
Kaygı, optimal seviyeye kadar iyidir, sağlıklıdır; işlevi bozduğu noktada yönetilmesi gerektiği anlamına gelir. Algılarımızı oluşturan faktörler; genetik, mizaç, geçmiş deneyimlerimiz… Kişiliğimizin 3’te 2’si çocukluk çağında oluşur. İnsan sayısı kadar, algı sayısı vardır da diyebiliriz.
Kaygılarımızı yönetebilmek için ilk basamak, düşünceleri değiştirmek olabilir. Bizim kötü olmamız için çaba göstermemize gerek yok. İyi olmak için çaba göstermemiz gerek. Şems-i Tebrizi der ki “ Başkalarından saygı ve sevgi bekliyorsan, önce sen kendine borçlusun bunları…” Kendimizin üzerinde hakkımız var. Her seçim bir vazgeçiştir, vazgeçişler acı verir.Ama unutmayalım ki inci; sancı mahsulüdür ve sabaha en yakın vakit; gecenin en karanlık anından hemen sonradır.