Koronavirüse Karşı Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlenir?
Pandemi döneminde bulunmamızın yanı sıra her zaman bağışıklık sistemimizi güçlendirmek gereklidir. Hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Sağlık Bakanlığı tarafından yeni coronavirus (Covid-19) sürecinde bağışıklığı güçlendirmenin önemi vurgulanmaktadır. Özellikle bu dönemde bağışıklık sistemini güçlendirmenin doğal yolları önem kazanmıştır. Bunun için farklı birçok yöntem bulunmasına rağmen genellikle doğal ve sağlıklı yöntemler daha çok tercih edilmektedir. Özellikle damar içi vitamin serumları ve ozon terapi ile tamamen doğal ve sağlıklı bir şekilde bağışıklığınızı güçlendirmeniz mümkündür.
Bağışıklık Sistemi Nedir?
Bağışıklık sistemi vücudun doğal savunma sistemidir. Vücudu istilacılara karşı korumak için bir araya gelerek birlikte hareket eden karmaşık bir hücre, doku ve organ ağıdır.
Bu istilacılar arasında hepsi bizi hasta etme potansiyeline sahip virüsler, bakteriler, parazitler, hatta mantar türleri bulunur. Bu gözle görünmeyecek kadar küçük istilacılar evde, işyerinde, parkta, sahilde, araçlarda, yollarda, yani her yerde bulunurlar.
Sağlıklı bir bağışıklık sistemi öncelikle bunların vücuda girmesini engelleyen bir bariyer oluşturarak bizi korur. Eğer herhangi bir virüs ya da diğer bir hastalık yapıcı etken bu bariyeri aşarsa bağışıklık sistemi akyuvarları, bu yabancı maddelere saldırıp yok eden kimyasallar ile proteinleri üretir; vücut içinde saklandıkları yerleri bulmaya ve ideal olarak çoğalmadan önce onlardan kurtulmaya çalışır.
Bu bu ilk aşamada başarısız olursa, bağışıklık sistemi istilacılar çoğalırken onları yok etmek için daha da hızlanır.
Bağışıklık sistemi milyonlarca farklı antijeni tanıyabilir ve neredeyse hepsini yok etmek için ihtiyaç duyulan önlemi alıp, gerekli maddeyi üretebilir. Bu ayrıntılı savunma sistemi düzgün çalıştığında kanserden soğuk algınlığına kadar çok çeşitli sağlık sorunlarını vücuttan uzak tutabilir.
Ancak bazen bağışıklık sistemi bir hata yapar ve polen ya da evcil hayvan tüyü gibi kendiliğinden vücuda zararlı olmayan bir maddeyi zararlı olarak tanımlar. Bağışıklık sistemi bu sözde istilacılarla savaşmaya başladığında ortaya çıkan duruma alerjik reaksiyon denilir.
Bağışıklık sistemi işinde çok iyi olsa bile her istilacıyla her zaman savaşamaz, zaman zaman bozulabilir veya hiç tanımadığı yeni bir tür virüs ile karşılaşabilir. Bu durumun en aza indirilmesi için yaşam tarzına dikkat edilmesi gerektiğini ve aşılamanın önemini yadsınamaz.
Sağlıklı beslenmemek, hareketsiz bir hayat tarzı benimsemek, yeterince uyumamak ve kronik stres altında olmak bağışıklık sisteminin zayıflamasına katkıda bulunur. Bağışıklık sistemi tükendiği zaman bakteriler, toksinler veya virüsler vücudu işgal edebilir ve bunun sonucu olarak hastalıklar başlar.
Bağışıklık Sisteminin Zayıflamasına Neden Olan Etmenler Nelerdir?
Bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olan doğuştan gelen kronik hastalıklar ve enfeksiyon gibi değiştirilemeyen etkenlerin yanında yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarında yapılan hatalar da etkili olmaktadır. Bağışıklık sistemi zayıflamasının en yaygın nedeni yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Karbonhidrattan zengin beslenme, antikorların yapıtaşı olan proteinden düşük beslenme, aşırı kilo ve aşırı zayıflık bağışıklığı baskılayıcı etmenlerdir. A,B, C, E, D vitaminleri, selenyum, demir, çinko ve karotenler bağışıklık sisteminin karmaşık reaksiyonlarını katalize eder. Bunlardan herhangi birinin eksikliği vücudumuzu dış etmenlere karşı saldırıya açık hale getirmektedir. Alkol kullanımı, sigara kullanımı, radyasyon maruziyeti, probiyotik eksikliği, kalitesiz uyku, iyi dinlememek, stres yükü fazlalığı, sık antibiyotik kullanımı da bağışıklık sistemimizin zayıflamasında rol oynayan başlıca sebepler arasındadır.
Birçok eksiklik ve rahatsızlık bağışıklık sistemine zarar verebilir veya bozabilir. Bazı kullanılan ilaçlar da vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırır. Bazı sağlık koşulları, bağışıklık sisteminizin sağlıklı hücrelere saldırmasına veya bağışıklık sisteminizin sizi zararlı mikroplardan korumasını zorlaştırmasına yol açar.
Alerjiler : Vücut zararsız bir maddeye (gıda veya polen gibi) aşırı tepki verdiğinde, bağışıklık sistemi bir tepki başlatır. Vücudunuz, alerji semptomlarına neden olan histaminleri serbest bırakarak alerji tetikleyicileriyle savaşır. Alerjik reaksiyon hafif (hapşırma veya burun tıkanıklığı) ile şiddetli (solunum problemleri ve ölüm) arasında değişebilir. Antihistamin ilaçlar semptomları yatıştırmaya yardımcı olur.
Otoimmün bozukluklar: Bu bozukluklar, bağışıklık sistemi yanlışlıkla kendi sağlıklı hücrelerine saldırdığında ortaya çıkar. Lupus , diyabet , Hashimoto hastalığı ve romatoid artrit , yaygın otoimmün hastalıkların örnekleridir.
Birincil immün yetmezlik bozuklukları: Bu bozukluklar kalıtsaldır (aile içinde geçer). Bağışıklık sisteminin olması gerektiği gibi çalışmasını engelleyen 100'den fazla birincil immün yetmezlik hastalığı (PIDD) vardır.
Enfeksiyonlar: HIV ve mononükleoz (mono), bağışıklık sistemini zayıflatan iyi bilinen enfeksiyonlardır. Ciddi hastalıklara yol açar.
Kanser: Lösemi , lenfoma ve miyelom gibi belirli kanser türleri , bağışıklık sistemini doğrudan etkiler.
Sepsis: Sepsis , vücudunuzun bağışıklık sisteminin bir enfeksiyona karşı ezici bir tepkisidir. Vücudunuzun enfeksiyona tepkisi, yaygın iltihaplanmayı tetikler ve organ hasarı, organ yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilecek olayların aşağı doğru inmesine neden olur.
İlaçlar: Kortikosteroidler gibi bazı ilaçlar bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Organ naklinden sonra kişiler bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanır zira bu tür ilaçlar başarısız bir transplantasyonu (red) önlemeye yardımcı olur. Ancak söz konusu ilaçlar enfeksiyon ve hastalık riskini de artırır.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Ne Yapmalıyız?
Sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturmak, vücudumuzdaki tüm sistemler için olduğu kadar bağışıklık sistemi için de önemlidir. Yapılacak basit sayılabilecek değişikler, bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkilere neden olabilir. Bu değişiklikler:
· Sigarayı bırakmak: Sigara içerdiği pek çok zararlı kimyasal yüzünden pek çok sağlık problemine sebep olur. Ayrıca sigara dumanının solunum yolu üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Tüm bunlar bağışıklık sisteminizin düzgün çalışmasını engeller. Sağlıklı bir yaşam sürmek için sigaradan uzak durulmalıdır. Sigarayı bırakmak isteyen kişiler gerekirse profesyonel yardım almalıdır.
· Düzenli egzersiz yapmak: Egzersizin, yaşınıza ve kapasitenize uygun bir biçimde yaptığınızda sağlığınız üzerinde pozitif etkisi olur. Tansiyon ve diyabet hastalarında ise hastalığın kontrolüne yardımcı olur. Kalp ve damar hastalığı riskini azaltır ve halihazırda hasta kişilerde hastalığa bağlı sakatlık ve ölüm oranını düşürür. Ayrıca düzenli spor yapmanın enfeksiyon riskini azalttığını gösteren çalışmalar vardır.
· Kilo kontrolü yapmak: Yaş, boy, cinsiyet gibi parametrelere göre uygun kiloda olmak, güçlü bir bağışıklık sistemi için oldukça önemlidir. Ayrıca kilonun normal sınırlarda olması diyabet gibi bazı hastalıklar açısından da koruyucudur ve bu hastalıklara bağlı sorunları da önler.
· Alkol kullanımını sınırlandırmak: Yüksek miktarda alkol tüketimi bağışıklık sisteminin uyum içinde çalışma düzenini etkileyebilir. Enfeksiyonlara yatkınlığa sebep olabilir. Alkol tüketimini belirli sınırların altında tutmak bu açıdan iyi olacaktır.
· Yeterli uyku: Yetişkinler için en az 7 saat, çocuklarda ise en az 8-10 saatlik uykunun sağlam bir bağışıklık sistemi için çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Bebeklerde bu süre daha da uzayabilir. Uyku süresinin yanı sıra uyku kalitesinin de yeterli olması gerekir. Karanlıkta, telefon gibi elektronik araçlardan uzakta uyumak, uyku kalitenizi artırmaya yardımcı olur.
· Stres düzeyini azaltmak: Günümüzde insanlar gerek iş gerekse sosyal hayatlarında pek çok stres unsuruyla karşı karşıya kalır. Maalesef bu günlük streslerden tamamen kurtulmak pek olası gözükmemektedir. Buna rağmen, tamamıyla olmasa da kişilerin stres seviyesini azaltması, bağışıklık sistemi için iyi sonuç verir. Uzun süreli stresin bağışıklık sistemi hücrelerinin fonksiyonunu bozduğunu gösteren çalışmalar vardır. Meditasyon, yoga, egzersiz gibi aktiviteler stresinizi azaltmada yardımcı olabilir. Gerekli donanıma sahip uzman kişilerden, terapistlerden de destek alınabilir.
· Sağlıklı diyet: Gün içerisinde tüketilen yiyeceklerin tüm besin gruplarını kapsaması ve vücut için lazım olan besinleri içermesi gerekir.
Koronavirüse Karşı Bağışıklık Sistemi Nasıl Savaşır?
Herkesin koronavirüs ya da coronavirüs olarak adlandırdığı Covid-19, Şiddetli Akut Solunum Sendromuna yol açan bir koronavirüs türüdür.
Virüsler gerçek canlılar değillerdir, sadece genetik malzeme ve bir kaç protein çevresinde oluşmuş bir gövdeden meydana gelirler. Virüsler sadece yaşayan bir hücreye bağlandıklarında çoğalmak gibi canlılara özgü hareketleri gerçekleştirebilirler.
Covid - 19’un yayılma yolu öksürme esnasında etrafa yayılan damlacıklar ile, veya hasta bir kişinin solunum sıvılarına dokunduktan sonra bireyin kendi ağzına, burnuna, gözlerine ya da yüzüne dokunması ile gerçekleşir.
Akciğerlerin içi milyarlarca epitel hücresi ile kaplıdır. Bunlar vücudun sınır hücreleridir. Koronavirüs, genetik materyalini enjekte etmek için kurban hücrenin zarındaki belirli bir reseptöre bağlanır.
Olanlardan habersiz hücre, bu genetik koddan kendisine gelen kopyala ve yeniden birleştir talimatlarını uygulamaya başlar.
Hücre daha fazlasını yapamayana kadar içinde koronavirüs üretmeye devam eder ve en sonunda eriyerek etrafa çevre hücrelere saldıran yeni koronavirüs parçaları salar. Bu enfekte hücrelerin sayısını katlayarak arttırır. Günler içerisinde milyonlarca hücre bu şekilde enfekte olabilir.
Koronavirüsün asıl tehdidi ise burada başlar. Bağışıklık sistemi, bireyi korurken aynı zamanda birey için oldukça tehlikeli olabilir ve bu yüzden vücut içinde çok sıkı denetlenir.
Bağışıklık hücreleri içinde bulunan bir yabancı virüsü algıladıklarında bu hücrenin imha olması için gerekli adımları atar. Ancak koronavirüsün yeni olması nedeniyle bağışıklık sisteminin arşivinde onu kolaylıkla tanımasını sağlayacak bilgiler mevcut değildir.
Bağışıklık hücreleri çoğunlukla sitokin adı verilen küçük bilgi proteinleri yoluyla iletişim kurarlar. Neredeyse her önemli bağışıklık reaksiyonu bu proteinler tarafından kontrol edilir. Coronavirus, bağışıklık hücrelerinin aşırı tepki vermesine neden olabilir.
Bağışıklık sistemi ve olması gerekenden daha fazla hücre gönderir, kaynaklarını boşa harcar ve hasta olanların yanı sıra sağlam hücrelerin de öldürülmesine yol açar, bu da çevredeki akciğer dokusunun ölmesine yol açar. Bu durum geri dönüşü olmayacak kalıcı hasara yol açabilir.
Çoğu vakada bağışıklık sistemi yavaş yavaş kontrolü tekrar kazanır. Enfekte hücreleri öldürür, yenilerini enfekte etmeye çalışan virüsleri yakalar ve imha eder. Ancak özellikle sigara kullanımı, geçmişte geçirilen bir hastalık, hali hazırda olan bir tıbbi sorun veya bir otoimmun sorunu olan bireylerde bu bağışıklık sistemi çok daha büyük zorluklarla karşılacaktır.
Bu aşamadan itibaren akciğerlerin koruyucu astarı olan epitel hücrelerin büyük bir kısmının kaybolmuş olması, daha derinde bulunan ve nefes almaya yarayan küçük hava keselerinin normalde sorun yaratmayacak bakteriler tarafından enfekte olmaya açık bir hale gelmesine yol açar. Bu hastalarda zatürre görülmesine ve solunum zorluğu görülmesine yol açar.
Bu durumdaki hastaların nefes alabilmeleri için solunum cihazına ihtiyacı vardır. Haftalardır tam kapasite savaşan ve milyonlarca antiviral silah üreten bağışıklık sistemi bu bakterilerin çoğalması ile zorlanmaya başlar.
Bu sonucun engellenmesi ve Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 hastalığından en az hasar ve kayıpla çıkılması için bağışıklık sistemini güçlü tutmak şarttır.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Hangi Gıdalar Tüketilmeli?
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin doğal yolları arasında tüketilen besinlerin dengeli olmasının ve gerekli vitamin, mineralleri içermesinin önemi büyüktür. Günlük kalori alımının yaş ve cinsiyete göre normal sınırlar içinde olması gerekir. Bazı önemli öneriler şöyledir:
· Tek tip beslenmeden kaçınılmalıdır.
· Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler arasında yeterli meyve ve sebze tüketimi oldukça önemlidir. Serbest oksijen radikalleri, hücrelere zarar veren, inflamasyona (iltihaplanmaya) sebep olan moleküllerdir. Sebze ve meyvelerde bolca bulunan antioksidan moleküller, serbest oksijen radikallerinin zararlı etkilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Bu yüzden taze sebze meyve yemek, hücrelerinizi oksijen radikallerinin sebep olduğu oksidatif hasardan korur. Ayrıca sebze ve meyvelerdeki yüksek lif oranı sindirim sisteminin çalışmasını kolaylaştırır, bağırsaklarda bulunan yararlı bakteriler için uygun ortam oluşturur. Sindirim sistemindeki yararlı bakteriler, bağırsakların iç yüzeyinde patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmalar için adeta kalkan görevi görür. Bağırsak iç yüzeyi yararlı bakteriler ile döşeli olduğundan zararlı bakterilerin bu bariyeri aşıp hücrelere ulaşması zor olur. Bu sayede yediğimiz yemeklerdeki bakteriler ile enfekte olma riskimiz azalır.
· Bağışıklık sistemini güçlendiren diğer yiyecekler: Her yıl uzun yaşayan ülkeler sıralamasında Akdeniz ülkeleri ve Japonya çoğunlukla başı çekmektedir. Bunda en çok zeytinyağı, balık, mevsiminde tüketilen taze sebze, meyve, az miktarda alkol (şarap), fermente ürünler (peynir, turşu, soya sosu vb.), sarımsak, soğan, az yağlı kırmızı et tüketiminin önemli olduğu düşünülmektedir. Çiğ veya buğulama, haşlama pişirme yönetiminin tercihi de önemli görülmektedir. Girit'te bunların dışında bol miktarda keçi peyniri tüketilmekte ve uzun yaşayan Kafkas ırkının av eti ve kımız, yoğurt gibi fermente gıda tüketiminin yüksek olduğu bilinmektedir.
· Sağlıklı yağların tüketimi: Zeytinyağı, balık yağı gibi sağlıklı yağlar; vücudumuzda inflamasyonu azaltıcı etki gösterir. Yeterli miktarda inflamasyon yani iltihaplamanın olması patojenlerle savaşta vücudumuzun kullandığı silahlardan biridir. İnflamasyon sayesinde hasarlı bölgeye kan akımı artar ve kanda taşınan çeşitli moleküller bu bölgeye bağışıklık sistemi elemanlarını çeker. Bu elemanlar hasara sebep olan yabancı maddeleri temizler ve bu bölgede iyileşmenin başlamasına yardımcı olurlar. İnflamasyonun bir özelliği de enfekte ya da hasarlı alanın genişlemesini önlemek, bu alanı sınırlandırmaktır. Gerekli düzeyde olan inflamasyon vücudumuz için yararlıdır ancak inflamasyonun süresi uzadığında ya da inflamasyon olması gerekenden fazla aktive olduğunda olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Sağlıklı yağlar dediğimiz zeytinyağı, balık yağı gibi yağlar, anti-inflamatuar özellikleri sayesinde inflamasyon sürecinin çok fazla aktive olmasını engeller. Bu yağlar, bağışıklık sistemini düzenlemenin yanı sıra diyabet, kronik kalp hastalığı gibi hastalıklar için de riski azaltır.
· Fermente gıdalar tüketin: Yoğurt, kefir gibi fermente gıdaları tüketmek sindirim sisteminizin çalışmasını düzenler. Probiyotik etki gösterirler ve sindirim sistemindeki yararlı bakterilerin gelişimini destekler. Eğer günlük diyetinizde fermente gıdaları yeterince tüketmiyorsanız, probiyotik özellikli takviyeler alabilirsiniz.
· Rafine şekeri azaltın: Rafine şekerleri fazla miktarda tüketmek obezite ve diyabet için önemli bir risk faktörüdür. Hem obezite hem diyabet vücut direncinizi azaltır ve enfeksiyona olan yatkınlığınızı artırır. Bu hastalıkların tek olumsuz etkisi enfeksiyon riski değildir. Kalp damar hastalıkları, tansiyon, böbrek yetmezliği gibi pek çok duruma sebep olabilir. Rafine şeker içeren gıdalardan uzak durmak bağışıklık sisteminizi güçlendirir, önemli sorunlara neden olabilecek bazı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterir.
· Yeterli sıvı alımı: Günlük olarak ihtiyaç duyduğunuz sıvıyı başlıca su olmak üzere gerekli içeceklerden almalısınız. Sıvı tüketiminin direkt olarak virüs, bakteri gibi mikroorganizmalar üzerinde bir etkisi olduğuna dair veriler olmasa da vücudunuzun hidrate olması genel sağlık durumunuzu iyi yönde etkiler ve direncinizi artırır. Günlük ihtiyaç duyduğunuz sıvı miktarı yaşınıza, cinsiyetinize, günlük aktivite düzeyiniz ve yaşadığınız ilkim düzeyine bağlıdır ama genel olarak günde en az 1,5 litre sıvı tüketimi önerilir. Su, yeterli sıvı alımı için en ideal seçeneklerden biridir. Şeker içermez, kalorisi yoktur ve sağlık açısından oldukça faydalıdır. Meyve suyu, çay gibi içeceklerde sıvı ihtiyacınızı karşılar ancak şeker miktarına dikkat edilmelidir. Meyve suyu tüketilecekse taze sıkılmış olması daha iyidir.
Bağışıklık Güçlendirici Terapiler Nelerdir
1. Ozon Terapi (Rektal ve Kandan Ozon)
Ozon Terapi vücuttaki oksijen seviyesini artırarak ve kan dolaşımını hızlandırarak bağışıklık sistemini güçlendiren bir terapi şeklidir. Özellikle mevsimsel grip ve diğer salgınlardan kolay etkilenen ve risk grubunda yer alan kişiler üzerindeki koruyucu etkisi oldukça güçlüdür.
Kandan Ozon ve Rektal Ozon gibi, birden fazla uygulama şekli olan bu doğal terapi vücudun bakterilerden, virüslerden ve mantarlardan doğal olarak arınmasına; organların ve dokuların oksijenlenmesine ve vücudun kanser dahil birçok hastalıkla savaşmasına yardımcı olur.
Kandan Ozon, vücuttan alınan yarım ünite kan içerisine ozon gazı enjekte edilmesi ve ardından bu kanın vücuda damar yolu ile geri verilmesi (otohemoterapi) yöntemiyle uygulanır. Bu yöntem kan damarlarına zarar veren ve vücutta enflamasyonu artırarak pek çok hastalığın oluşmasını sağlayan ürik asidin parçalanmasını sağlar. Kandaki oksijen miktarının artması, vücudun doğal iyileşme sürecinin hızlanmasını sağlar. Ayrıca oksijenli ortamda var olamayan virüslerin, mikropların ve kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemede yardımcı olur.
Rektal Ozon, otohemoterapi yöntemiyle vücuttan alınan kan içerisine ozon gazı enjekte edilmesi ve ardından bu kanın vücuda rektal yol ile geri verilmesi yöntemiyle uygulanır. Rektal Ozon sırasında ozon molekülleri bağırsak zarı tarafından emilir, kan dolaşımına karışır ve doğrudan karaciğere ulaşır. Bu işlem sırasında hücrelerin antioksidan kapasitesi hızla artar, virüs, bakteri ve mantar gibi çeşitli hastalık etkenleri ortadan kalkar. Böylece bağışıklık sistemi harekete geçer ve vücut hastalıklara karşı daha dirençli bir hale gelir.
2. C Vitamini - Glutatyon Serumları
C vitamini antioksidan sağlayan en önemli vitaminlerden birisidir ve farklı serbest radikalleri (oksidanları) nötralize etme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, kanserden korunmada ve kalp sağlığında etkilidir. Ayrıca bazı önemli vitamin ve minerallerin emilimi ve aktivasyonunda da görevlidir. Bunlardan en önemlileri demirdir ve bu yüzden kansızlığın giderilmesinde oldukça etkilidir.
C vitamininin hepimizi ilgilendiren bir diğer özelliği ise kolajen yapımındadır, yani saç, tırnak, cilt ve dişeti sağlığı için önemlidir. Araştırmalar C vitamini olmadan kolajen oluşumunun yetersiz olacağını göstermektedir. Vücudumuzdaki C Vitamini miktarı ne kadar az ise, kolajen üretimi de azalır. Bu yüzden C vitamini içeren bağışıklık kokteyli, kolajen oluşumunu destekler ve vücutta oluşabilecek diğer sorunları önler.
lutatyon insan vücudunda bulunan ve üç önemli aminoasitten (glutamat, sistein ve glisin) oluşan, antioksidan özelliğe sahip doğal bir enzim. Vücudumuzdaki zararlı kimyasal ve ağır metaller gibi toksik maddelerle savaşan glutatyon ayrıca hücrelerimizin enerji santralleri olan mitokondrilerin sağlıklı bir şekilde çalışması için de çok gerekli. Tüm bu özellikler bir yana glutatyon asıl gücünü vücuttaki antioksidanları aktif hale getirmesinden alıyor. Metabolizmamızdaki toksik, kanserojen maddeleri hücrelerimize ve DNA'mıza zarar vermeden ortadan kaldırıp sağlıklı hücrelere dönüştürerek vücudumuzu başta kanser olmak üzere pek çok hastalıktan koruyor.
3. D Vitamini
D vitamini hücre mikroçevresindeki metabolik stresi bastırarak vücudun doğal bağışıklığını destekleyen bir vitamindir. The LifeCo Wellbeing Bağışıklık Güçlendirici Programı’nda yer alan D vitamini (150.000 IU) uygulaması, doğal bağışıklığı tetikler ve istilacı mikroorganizmalara karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca soğuk algınlığı, grip, otoimmün hastalıklar ve enfeksiyonların önlenmesini ve etkili bir şekilde tedavi edilmesini sağlar.
Vücudumuz bizi sağlıklı tutmak için sürekli olarak hastalıklarla savaş halindedir. Bağışıklık sistemimizin güçlü kalması ve verimli bir şekilde çalışmaya devam etmesinin en hızlı ve etkili yolu bağışıklık güçlendirici terapilerdir.
4. Probiyotikler ile Destek Alın
Probiyotikler özellikle bağırsaklarımızı ve dolayısıyla sindirim sistemimizi düzenlemeye yardımcı besinlerdendir. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yolları arasında mutlaka olması gereklidir. Her ne kadar bağışıklık sistemini olumsuz olarak bakterilerin etkilediğini söylemiş olsak da yararlı olan bakterilerde olumlu etkilemektedir. Bağışıklığı güçlendirmenin yolları arasında probiyotikler ile destek almak önemlidir. Sindirim sistemini ve bağırsakların fonksiyonlarını düzenleyen probiyotiklerin faydası çok önemlidir. Probiyotik olarak beslenerek bağışıklık sistemini güçlendirmenin doğal yolları arasında, ev yapımı yoğurt ve ev yapımı turşu en başta gelmektedir. Ek olarak, kefir, peynir, elma sirkesi gibi besinler de tüketilmelidir.
5. Bol Bol Su İçin
Su tüketimi şüphesiz insan vücudu için oldukça gereklidir. En bilinen yardımı hücrelerimize besin ve oksijen su ile taşınır. Bu nedenle, bağışıklığı güçlendirmenin yollara arasında en önemli yere sahiptir. Su, bağışıklık sistemimiz için gerekli gıda ve mineralleri hücrelerimize ileterek yardımcı olur. Ayrıca probiyotikler gibi sindirim sistemimizi düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında vücudumuzda biriken toksin maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Bu nedenle günlük olarak yetişkin bir birey en az 2 ila 2.5 lt su tüketmelidir.
6. Uyku Düzeninize Dikkat Edin
Uyku düzeni hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak önemlidir. Yetişkin bir insan günde 5 saatten az uyumamalıdır. Bunun nedeni vücudumuzun dinlenmeye olan ihtiyacıdır. Bağışıklığı güçlendirmenin yolları arasında düzenli uykunun önemi büyüktür. Düzensiz uykunun birçok kronik hastalığa davetiye çıkardığı bilinmektedir. Bunlar arasında insülin direnci, kalp, obezite ve hipertansiyon en sık karşılaşılanlarıdır.